NAAT ŞİİRLERİ ŞÖLENİ'NİN ARDINDAN

Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Kültür AŞ bünyesinde düzenlenen Naat Şiileri Şöleni’nin 5.’si geçtiğimiz cumartesi günü İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nde (Mahkeme Hamamı) gerçekleştirildi. Şölene Nurullah Genç, Bestami Yazgan, Mehmet Baş, Fatma Şengil Süzer, Resul Tamgüç’le birlikte konuk olduk.

İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki faaliyetleri Metin Önal Mengüşoğlu ve Cevat Akkanat yürütüyor. Her hafta dolu dolu birkaç etkinliğin yapıldığı mekan, Bursa’nın merkezinde yer alıyor. Ulu Cami’ye yürüme mesafesinde. Hemen karşısında Bursa Anadolu Kız Lisesi. Mengüşoğlu ile sohbetimizde, kültür merkezinin 1400’lü yıllarda Çandarlı İbrahim Paşa’nın oğlu, İbrahim Paşa tarafından hamam olarak yaptırıldığını öğreniyoruz. Birkaç yıl önce Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan bina kültürün hizmetine sunulmuş, ne de iyi etmişler. Buna benzer 20’den fazla harabe haldeki tarihi yapı belediye eliyle restore edilip insanların hizmetine açılmış. Kültür merkezine lise öğrencileri de gelip gidiyormuş. Hatta okullarını bitirip başka şehirlerde üniversiteye gidenler, Bursa’ya gelince ikinci evleri olarak gördükleri kültür merkezini ziyaret ediyorlarmış.

Cumartesi günü öğlen İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ne vardık. Resul Tamgüç, Mehmet Baş ve Bestami Yazgan bizden önce gelmişlerdi. Burada adını yıllardır sıkça duyduğumuz şair-yazar Tayyib Atmaca ile karşılaşmak bizim için güzel bir sürpriz oldu. Tayyib Atmaca misafir olarak gelmişti. Cevat Akkanat’ın mihmandarlığında öğlen yemeğini yedik. Niğde’den gelen Mehmet Baş, esprileriyle bizleri gülümsetirken, Tayyib Atmaca’nın mütebessim çehresinde ayrı bir sıcaklık ve samimiyet bulduk. Yemeğin ardından Ulu Cami’ye giderek öğlen namazını kıldık. Sonra hep birlikte, edebiyat camiasının sembol isimlerinden Cahit Çollak’ın kitapçı dükkanına giderek çayını içtik. Cahit Çollak hepimize birer kitap hediye etti. Oradan ayrılıp kültür merkezine döndük, Metin Önal Mengüşoğlu ile biraz sohbet ettikten sonra tekrar Bursa sokaklarında dolaşmaya başladık. Mehmet Baş’ın ısrarı ile Aşıklar Kahvesi’ne gitsek de içerisi çok kalabalık olduğundan kapıdan dönmek zorunda kaldık. Daha sonra Bursa’nın kitapçılarını dolaştık. Vakit buldukça Bestami Yazgan ile eğitim sistemi ve gençliğimizi, Tayyib Atmaca ile 2. sayısını yayınladığı Hece Taşları dergisini konuştuk. Tayyib Atmaca, “Eskişehir’in Eskimeyen Yüzleri”, “Aşıklar Meclisi” ve “Söz Açarı” isimli kitaplarını hediye ederek bizleri sevindirdi.

Akşama doğru Nurullah Genç ve Fatma Şengil Süzer de bizlere katıldı. Akşam yemeğini Hünkar Köşkü’nde yedik. Burası vaktiyle Abdülmecit Han için av köşkü olarak yaptırılmış. Abdülmecid Han’dan sonra Sultan Abdülaziz ve V. Mehmet Reşat köşkte konuk olmuş. Atatürk de Bursa’ya yaptığı ziyaretlerde bu köşkte kalmayı tercih etmiş. Yemekte Nurullah Genç ve tabi ki Mehmet Baş’ın esprileri ve fıkraları gecemizi renklendirdi.

Yemekten sonra program başladı. Programın sunuculuğunu Cevat Akkanat üstlendi. Akkanat, naat ve naat geleneği hakkında kısaca bilgi vererek İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki faaliyetlerden bahsetti, Naat Şiirleri Şöleni’nin geçmişini anlattı. Ardından Metin Önal Mengüşoğlu, mikrofona geldi. Mengüşoğlu, kendini has akıcı üslubuyla Peygamber Efendimiz’in nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durdu. Suretten sirete, hadisten hadiseye geçilmesi gerektiğini söyledi. Kültür Müslümanlığı ve “kutlu doğum” kavramı üzerine eleştiriler yaptı. Daha sonra şairler sırayla mikrofona gelerek Efendiler Efendisi için yazdıkları şiirleri sundular. İlk olarak kürsüye biz çıktık “Ben Medineli Bir Çocuk” ve “Sultanım Efendim” isimli şiirleri okuduk. Daha sonra Resul Tamgüç, mikrofona geldi. Tamgüç, Peygamber Efendimiz’e duyulan sevgisi yetersiz bularak Peygamber sevgisinin nasıl olması gerektiği hakkında düşüncelerini aktardı. Mehmet Baş, şiirlerini sunduktan sonra Fatma Şengil Süzer, mikrofona geldi, bir anne duyarlılığı ile Peygamber Sevgisi’ni anlattı. Fatma hanımın arkasından Bestami Yazgan kürsüye geldi. Yazgan:
 
Yâr-ı sâdık bilir hâlden,
Aşk dersini alır gülden,
Karşılıksız tâ gönülden
Sevenlere selam olsun.
 
Dörtlüğüyle başlayan şiiriyle sözlerine başladı. Dünyanın dört bir yanında zulüm gören Müslümanların bize sığındığını söyleyerek bunun bir ayrıcalık olduğunu vurguladı. Bizim başımıza Arakan’daki, Doğu Türkistan’daki, Filistin’deki Müslümanlar gibi bir hal gelmesi halinde sığınacak yerimizin bulunmadığını anlattı. Allah’ın bize ensar olup muhacirleri kucaklamayı nasip ettiği ve bunun da şükredilecek bir şey olduğunu söyledi. Suriye’de savaş çıktıktan sonra Gaziantep’e 500.000 Suriyeli’nin geldiğinden ve hiçbirinin dilencilik yapmadığından övgüyle söz etti.

Son olarak Nurullah Genç kürsüye geldi. Nurullah Genç, köyünden ve çocukluğundan bahsetti. Uzun kış gecelerinde köy odasında akşam namazı ile yatsı arasında siret okunduğundan, yatsıdan sonra gazeller okunduğundan bahsetti. Bizlere Yağmur şiirinin nasıl bir birikimin ürünü olduğuna dair ipuçları verdi. Programın son şiiri ise Yağmur oldu. Nurullah Genç’in ağzından Yağmur’u dinledik. Bursa kitaplarından oluşan hediyelerimizi aldıktan sonra program sona erdi.

Kültür merkezinde bulunduğumuz sürece Metin Önal Mengüşoğlu’nun yakın ilgisini gördük. Cevat Akkanat, haftalar öncesinden bizimle irtibata geçti, Bursa’da bulunduğumuz sürece iletişimi hiç koparmadı. Program günü ise yanımızdan ayrılmayarak bizler için koşturdu. Kendilerine gösterdikleri misafirperverlikten ve edebiyatımıza katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.



0 Yorum - Yorum Yaz