BEN ARTIK "YOK"UM
Adım, sanım unutulmuştu. Kimse varlığımın farkında değildi. “Yok” gibi bir şey olmuştum. Yolda sokakta “yok” kelimesini duysam dönüp bakacağım, “Efendim bana mı seslendiniz?” diyeceğim gelirdi. Diyelim bir markette bir
Adım, sanım unutulup ben “yok” gibi bir şey olunca, gölgemle aram açıldı. Daha doğrusu, gölgemi kıskanmaya başladım. Nasıl kıskanmayayım? Gölgem benden daha kanlı canlı, gölgem benden daha var. Bazı bazı gölgemi ben, beni de gölge sananlar bile çıkıyordu. Kaç kişi gölge diye benim üzerime basıp geçti, bilmiyorum. Sabahları boyum kısacıktı sanki, öğleden sonra ise uzuyor uzuyordum. Akşama doğru içimi bir korku kapladı uzun süre, güneşin beni de alıp gideceğinden korkuyordum.
Rüyalarım da bir acayipti. Her şey gerçekten daha gerçek; her şey vardan daha var. Sadece ben “yok”um. Bir ekran gibi rüyalarım önümde gerçekleşirken, bana dair en küçük bir olay olmuyor, adımı anan “yok”. Oysa rüyalar benim. Benim rüyalarımda ben “yok”um.
En son hayallere taktım kafayı. Madem beni arayan soran “yok”. Madem ben “yok” gibi bir şeyim. Hayallerimde sadece