İki Kelime (Ke-ke-me)

           İKİ KELİME (KE-KE-ME)

            Çok sevdiydim ya hani. Günlerce aylarca..     Senden ötesi yoktu, aklım almıyordu sensizliği. Kimi    zaman bir gece yarısı, kimi zamansa güpegündüz    düşünmüyor değildim yokluğunu. Ne yapardım, ne    ederdim?"Adını sayıkladın" dediler geçen pazartesi. Ben    "Pazartesi olması tesadüf olamaz" dedim. Hani pazartesi,    hatırlarsın bizim pazartesilerimiz. Artık haftanın pazartesisi    olmasın ayın 19u olmasın hiç. Günlerin öğleden sonraları   olmasın. Olmasın o tenha ağaçlık. Sen yoksan eğer hiçbir    şey olmasın.Ben yalnız iki kelimeyi söylemek istedim. Ne kekeme oluşum ne de kendimi dışlanmış hissedişim hiçbir şey umurumda olmadı hiçbir şeyi önemsemedim sana seni seviyorum diyecek kadar.Adımı sormuştun. Bense utanmıştım hem de çok utanmıştım. Kekeleyerek adımı söyleyince sen gülmedin. Oysa herkes gülüyordu veya ben öyle sanıyordum. Ben sana belki de tam o zaman âşık oldum. İlk defa birisini düşünerek sabaha kadar uyumadım, seni düşünerek. Aylar geçti, ben seni deliler gibi seviyordum, çıldırasıya seviyordum. Hayat sendin; senin için yaşıyordum. Ve bir gün geldi sana duygularımı açıklamam gerektiğini anladım. Çevremdeki birçok kişi seni sevdiğimi anlamıştı zaten. Yanıma gelip "Onu seviyorsun değil mi?" diye soranlar oldu. Ne garip şey şu aşk. Hiçbirine "hayır" diyemedim, "sevmiyorum" diyemedim. Sen fark etmedin mi? Ben seni sevdiğimi en güzel şekilde söylemek istiyordum. Hiç takılmadan kekelemeden. Utana sıkıla değil, gururla. Bir gün bir arkadaşım kekemeliğimin tedavi edilebileceğini söyledi. Doktora gittim. Doktor bana bir sürü şey anlattı. Çoğunu anlamadım. Hayır hayır, daha doğrusu sadece iki şeyi anladım. Birincisi kekemeliğimin düzelebileceğini ikincisi bunun da benim gayretimle olabileceğini.Çok uğraştım, çok çabaladım. Doktorun söylediği egzersizlere saatlerce çalıştım defalarca tekrar ettim. Ama olmuyordu, bir türlü düzgün konuşamıyordum. Belki çalışmaları çoktan bırakırdım, seni bu denli sevmeseydim. Sadece "seni seviyorum" dedirtsin istiyordum sadece iki kelime. Ve nihayet diyebildim. O gün yüzlerce defa "seni seviyorum" dedim. Sesimi tekrar tekrar kaydedip dinledim. Ve seni aradım, sürpriz olsun diye eskisi gibi kekeme konuşarak. Sen de beni aramayı düşündüğünü söyledin. Ben “Kalp kalbe karşıdır” dedim. Ve arkasından “Sana söyleyeceklerim var.” “Benim de sana söyleyeceklerim var” dedin. Ve ertesi gün. İkimizin de tam zamanında gelişi. Benim bundan bile pay çıkarışım. Anlattın ya hani bana fırsat vermeden. İyi ki de vermeden. "Haftaya dedin ya, haftaya nişanlanıyorum, seni de mutlaka bekliyorum." Ben hayatta en çok söylemek istediğim o iki kelimeyi nasıl söylerdim. Nasıl derdim “seni seviyorum” diye, sustum. Gözyaşlarım içime aktı. "Konuşsana" deyince ne diyebilirdim ki, “mutluluklar” dedim, kekelemeden. Sen fark etmedin. Bense o günden sonra bir daha kekelemeden konuşamadım.  


Yorumlar - Yorum Yaz