Yaş Problemleri

            YAŞ PROBLEMLERİ

            Küçükken bir sayı boncuğum vardı. Üzerinde sarı, kırmızı, mavi, beyaz, boncuklar. Yanımdan hiç ayırmazdım onu. Her gün okula götürürdüm, akşamları ise başucuma koyar öyle uyurdum. Matematiği sevemesem de sayı boncuğumu çok sevmiştim. Bir gün kırılınca boncuk boncuk yaşlar döktüğümü hatırlarım.

            Oysa bir ara matematiği de sevmiştim. Ta ilkokulda... Kümeler, sayılar, kesirler, kare, üçgen, dikdörtgen ve daha bir yığın şey. O zamanlar öğretmenimin verdiği ödevleri zevkle yapardım. Ertesi gün okula heyecanla gelir, öğretmenime ödevimi gururla gösterirdim. Bununla da kalmayıp ablama özenle kaplattırdığım matematik defterinin her sayfasına kenar süsleri yapmıştım.

Her matematik dersinde mutlaka birkaç tane “aferin” alırdım. Öğretmenin “aferin” demesini bütün sınıf önemserdi. Hayal mayal hatırlarım, senin “aferin”in az benimki çok diye kendi aramızda yarışırdık. Fazla aferin aldığım günler eve koşarak giderdim. Bir taraftan da çantamda sayı boncuğu sallanır, şıkır şıkır sesler çıkarırdı. Eve varınca birer “aferin” de annemden, babamdan ve ablamdan alırdım. Matematiği sevdiğimi bilen komşular bize geldiklerinde bana işlemler sorarlardı, bense pek çoğunu zaten zihinden yapardım. Evimizin yan tarafında yaşayan Mustafa Dede de benim matematik bilgimden istifade ederdi. Eski mi eski bir evi vardı. Salı günleri mahalleye pazar kurulunca, beni mutlaka yanında götürürdü. Ben ona sebze, meyvenin fiyatını okur, kaç kilo alacaksa ne kadar tuttuğunu hemen zihnimden çarpar söylerdim. Mustafa Dede bana dualar eder, elime de üç beş kuruş sıkıştırırdı.

            Öğretmenin ve komşuların sorduğu her soruyu yapan, Mehmet Dede’yi pazara götürüp getiren ben, yalnız bir konuda zorlanıyordum. Yalnız bir konu, o da yaş problemleri. Matematiği benden kötü olanlar bile bu yaş problemlerini kolayca yaparken ben en basit sorularda bile tıkanıp kalıyordum. Öğretmenim benimle özel olarak ilgileniyor, evde ablam kendi derslerini bırakıp bana konuyu tekrar tekrar anlatıyordu ama nafile, bir türlü anlayamıyordum. Baba ile oğulun yaşları toplamı 35, şu kadar yıl sonra oğul babanın yaşının yarısı olursa, babanın yaşı oğulun yaşından ne kadar fazladır? Ali ile Ayşe’nin yaşları farkı 17 ise, üç yıl sonra biri diğerinden bilmem kaç yaş küçük olacaksa 6 yıl sonra yaşları toplamı kaç olur? Serkan doğduğunda, Sercan 10 yaşında, Serhat 14 yaşındaysa, Serkan bilmem kaç yaşına gelince Sercan’la, Serhat’ın yaşının yarısı bilmem ne olursa.. Olmuyordu yapamıyordum. Yapamadıkça sinirim tepeme çıkıyordu. Sonunda pes ettim.

Çok geçmedi, başka bir mahalleye taşındık. Okulum değişti, komşularımız değişti, Mustafa Dede eski evinde kaldı. Yeni okulumda sözel dersler bana daha kolay gelmeye başladı ve matematikten yıllarca kaçtım. Ta ki üniversite sınavına kadar.. Üniversite sınavına girerken matematik yapmam gerekiyordu. Kendimi zorladım, özel dersler aldım. Uzun uğraşlardan sonra sevmesem de matematik sorularının önemli bir kısmını yapmaya başladım, tabi yaş problemleri hariç. Sınav sonucunda sözel bir bölüm kazandım. Üniversite sonrasında girdiğim sınavlarda da matematik yapmam gerekiyordu. Kendimi yine zorladım, sabahlara kadar çalışarak matematik sorularının büyük kısmını yapmaya başladım tabi yine yaş problemleri hariç. Yıllar süren eğitim-öğretim macerasından sonra nihayet sınavlar bitti ve bir meslek sahibi oldum.

            Artık matematiğe hiç ihtiyacım kalmadı, en azından şu ana kadar öyleydi. Şimdi… Şimdi, yine matematik çıktı karşıma. En kötüsü de yine yaş problemiyle. Bu problemi mutlaka çözmem lazım. Çözemezsem..

            Ve şimdi yıllar sonra elimde yine bir sayı boncuğu var.  Gözlerimde ise boncuk boncuk yaşlar...

Aramızda tam 17 yaş..

Gel de çık işin içinden. Gel de çöz bu “yaş problemi”ni.