Türk Kültür ve Edebiyatında Anne 2 (sondakika32)

Anneye duyulan derin saygı ve sevgi, Türk ruhundan sızarak şiirlere, hikayelere, türkülere yansımıştır. Büyük bir kültür hazinesi olan Dede Korkut Hikâyelerinde, annelik kadının en önemli vasfıdır. Anne, aile içerisinde ilişkileri dengeler, baba ile oğul arasında köprü olur, evladını korur, kollar, Dede Korkut hikâyelerin sonunda gelip dua ederken “ak pürçekli ananın yeri behişt (cennet) olsun” der.
Anne, sevgisi, şiirlerimize, türkülerimize sinmiştir. Karacoğlan, bir koşmasında anası için:
“Omuz verip arkasında götüren 
Meme verip ağız yukarı yatıran 
Adam edip meclislere yetiren 
Derdimin ortağı anam da geldi” diye seslenirken,

Bir başka koşmada, bir karlı dağ gibi arkasında duran anasıyla babasının kıymetini bilemediğinden yakınır:
Tükendi cünbüşüm, yoktur gıybetim,
Bir yatsıya kaldı benim mühletim.
Bilemedim ana, baba kıymetin,
Arkamızda karlıca bir dağ imiş.

Anne, insan için en büyük dayanak, en emin sığınaktır. Anne, insanoğlunun durumunu en iyi anlayan, onun için gerçek gözyaşı dökendir. Toplum içerisinde, diğer insanlardan zarar gören birey, son noktada annesine döner:
Kara çadır is mi tutar?
Beylik martin pas mı tutar?
Ağlar ise anam ağlar,
Elin kızı yas mı tutar?

Evlatları için en büyük endişeyi anneler taşır:
Dadaloğlu der ki belim büküldü,
Oynadı şelfeler zırhlar söküldü,
Gelin kız kalmadı yola döküldü,
Ağlaşır analar oğul gelmedi.

Bir başka türküde, ölüm döşeğindeki evladının başında gözü yaşlı anneyi buluruz:
Anam ağlar başucumda oturur
Derdim elli iken yüze yetirir
Bu dert beni yiye yiye bitirir
El çek tabip el çek benim yaramdan
Ölürüm kurtulmam ben bu yaramdan

Anama babama yüzüm kalmadı
Bir su ver demeye sözüm kalmadı
Doktora tabibe lüzum kalmadı
El çek tabip el çek benim yaramdan
Ölürüm kurtulmam ben bu yaramdan

Aşık Veysel, fazla söze bırakmaz:
 
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni,
Ne cefalar çekti, ne etti anam,
Acı tatlı zahmetime katlandı,
Uçurdu yuvadan, yürüttü anam.
 
Anaların hakkı kolay ödenmez,
Analara ne yakışmaz, ne denmez?
Kan uykudan gece kalkar, gücenmez,
Emzirdi, salladı, uyuttu anam.
 
Doğurdu beni Sivas ilinde,
Sivralan Köyünde, tarla yolunda,
Azığı sırtında, orak elinde,
Taşlı tarlalarda avuttu anam.
 
Ben yürürdüm, anam bakar gülerdi,
Huysuzluk edersem, kalkar döverdi,
Hemen kucaklayıp okşar severdi,
Çirkin huylarımı soyuttu anam.
 
Çocuğudum, anam bana ders verdi,
Okumamı, çalışmamı ön gördü,
Milletine bağlı ol da dur derdi,
Vatan sevgisini giyitti anam.
 
Tükenmez borcum var anama benim,
Onun varlığından oldu bedenim,
Kimi köylü kızı, kimisi hanım,
Ta ezel tarihte kayıtlı anam.
 
Veysel der kopar mı analar bağı?
Analar doğurmuş ağayı beyi,
İşte budur sözlerimin gerçeği,
Okuttu, oğretti, büyüttü anam...

Âşık Nuri Çırağı, anneyi bir başka türlü anlatır:

Kanıma kan kattın kendi kanından
Kendi bedeninden kendi canından
Bir an olsun ayrılmadın yanımdan
Benim anam hanım anam han anam

Abdurrahim Karakoç adeta “ana” diye feryat eder:

Sılaya dön diye mektubun geldi 
Sılayı sılada yitirdim anam 
Biten takvimlere sattım gençliği 
Uykuyu rüyada yitirdim anam 

Ve çok yakınlardan Neşet Ertaş’ın sesini duyarız:

Ey garip gönüllüm kara kaderlim
Kaderine küsüp küsüp ağlama
Kaderin elinde gönlü kederlim
Kaşlarını asıp asıp ağlama
 
Felek şu halımı bilmedi deyi
Dünyada muradım olmadı deyi
Daha da bu çilem dolmadı deyi
Deli deli esip esip ağlama
 
Ağlama anam ağlama
Yüreğimi dağlama
Bende çektim felekten
Feleğe gönü bağlama

Dertli anam yandı sinem

İnsanım dünyaya geldim diyerek
Derd ü çile ile dondum diyerek
Sessiz sessiz susup susup ağlama
 
Ben bir garibim kuluyum hakkın
Seyreder âlemi o bize yakın
O ölmez yiğidi unutma sakın
Umudunu kesip kesip ağlama
 
Ağlama anam ağlama
Yüreğimi dağlama
Ben de çektim felekten
Feleğe gönül bağlama
 
Dertli anam yandı sinem

Yorumlar - Yorum Yaz