Necip Fazıl'da Peygamber Sevgisi (sondakika32.com)

NECİP FAZIL’DA PEYGAMBER SEVGİSİ
 
Bugün Türk şiirinin büyük üstadı Necip Fazıl’ın 31. ölüm yıl dönümü. 26 Mayıs 1904’te doğan şair, 79. doğum gününden bir gün önce 25 Mayıs 1983’te “çile”li hayatına gözlerini yumar. 79. doğum gününde ise vasiyet ettiği üzere:
 
Son gün olmasın dostum, çelengim top arabam
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam
 
Fatih Camisi’nde kılınan namazının ardından omuzlara alınarak Eyüp sırtlarında toprağa verilir.Necip Fazıl’ın tevafuklu doğum ve ölüm yıldönümü bu yıl Miraç kandiline denk geldi. Bu vesileyle üstadın kaleminden Efendiler Efendisi için dökülenlere şöyle bir bakalım istedik. Necip Fazıl, hayatını şu satırlarla özetliyor:
 
“Hayatım, başından beri muazzam bir şeyi bulmanın cereyanı içinde akıyordu. Şu veya bu miskin vesilenin hassasiyeti içinde birini arıyordum. BİRİNİ…
O kim mi?     
Allah'ın Sevgilisi...    
Sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedilik sarayının paslanmaz tâcı...
Tek dâva O'nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı.           
Bin bir istikâmette seke seke, sağa sola büküle büküle, renkten renge bulana bulana, hiçbir şeyden habersiz ve insandaki bedava emniyet ve bedahet saadeti karşısında şaşkın, hep o "BİR" etrafında helezonlar çizilen bir hayat...          
 
Benim hayatım budur!"
 
Üstat, kendisini “Allah'ın Sevgilisi”ne götürecek olan kişiyi 30 yaşında bulur, Abdülhakim Arvasi hazretleri ile tanışır ve bir daha ondan kopmaz. Bu tanışma anını;
 
Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!
 
                                   ***
 
Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel,
Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel
 
gibi dizelerle anlatırken, 30 yaşından önceki hayatını:
 
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
 
dizeleriyle özetleyiverir.
Necip Fazıl, tam  bir Peygamber aşığıdır. “Çöle İnen Nur” isimli eserinde Efendimiz’in hayatını nur-ı Muhammedî’nin yaratılışından O’nun vefatına kadar anlatırken, “İhtilal, Nur Harmanı, Peygamber Halkası, İlim Beldesinin Kapısı Hz. Ali” isimli kitaplarda da Peygamber Efendimiz’den bahseder, O’na olan sevgisini, hayranlığını dile getirir. Üstat, “Kıyamete kadar gelecek mukaddesatçı Türk Gençliğine ithaf ederek” 63 levha halinde Esselam isimli bir eser yazmışsa da bu eser beklenen ilgiyi görmez. Eserde, Fil vakasından başlanarak Efendimiz’in doğumu, peygamber oluşu, miraca çıkışı, hicreti, savaşları, bazı hadislerinin manzum söylenişi ve vefatı anlatılır. 63. levhada şair şöyle seslenir:
 
Göklerde son ilâm:
Allah bir; bir, İslâm...
Lâmelif, Eliflâm;
Amanın ya Mevlâm!
Esselâm, Esselâm!...
 
Ben Mecnun, O Leylam.
Hasreti Kerbelâm,
Ateşi incilâm,
Bâkisi hep melâm...
Esselâm, Esselâm!...
 
Düşünce iptilâm,
Kelime heyülam.
Lisansız vaveylâm;
Ne bir harf, ne kelâm,
Esselâm, Esselâm!...
 
Şair, “Peygamber” isimli şiirinde O’na karşı beslediği duyguları dizelere döker:
 
Sen, fikir kadar güzel;
Ve tek, birden daha tek!
Itrını süzmüş ezel;
Bal sensin, varlık petek…
 
Sensin ölüme hisar;
Bâkisi hep inkisar…
Sar bizi, çepçevre sar,
Rahmet rüzgârı etek!..
 
 
Koşulsuz itaati en veciz şekilde şu sözlerle anlatır:

Sende insan ve toplum, sende temel ve bina;
Ne getirdin, götürdün, bildirdinse âmennâ!
 
Üstad, bütün hayatını Peygamber ölçüsüne uydurma derdindedir:

Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
 
O’nun anlamada aklı ve fikir öldürülmeli, ne diyorsa kabul edilmelidir:

Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür
Sana çöl gibi gelen, O, göl diyorsa göldür
 
Çünkü O, Kainatın Efendisi’dir:

O, Allah’ın emriyle Kâinat Efendisi;
Varlığın Tacı, varlık nurunun ta kendisi
 
Tek çıkar yol ise O’nun ümmetinden olmaktır:
 
"Beri gel, serseri yol!
O'nun ümmetinden ol!
Sel sel kümelerle dol!
O'nun Ümmetinden ol!
 
Sen, hiçliğe bakan yön!
Hep sıfır, arka ve ön!
Dosdoğru Kâbe'ye dön!
O'nun Ümmetinden ol!
 
Gel dünya, mundar kafes!
Gel, gırtlakta son nefes!
Gel, arşı arayan ses!
O'nun Ümmetinden ol!
 
Solmaz, solmaz; bu bir renk...
Ölmez, ölmez; bir ahenk...
İnsanlık; hevenk hevenk,
O'nun Ümmetinden ol!
 
Gökte çakıyor haber
Geber çelik put, geber!
Doğrul yeni seferber,
O'nun Ümmetinden ol!