16. Yüzyıl Şairi Kebeci-Zâde Râhî ve Divançesi

16. YÜZYIL ŞAİRİ KEBECİ-ZÂDE RÂHÎ VE DİVANÇESİ
 
Mehmet ÜNAL*
Mehmet PEKTAŞ**

Özet:
XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin hemen her alanda zirveye ulaştığı dönemdir. Bu yüzyılda devletin sınırları doğuda İran’a, batıda Macaristan’a, kuzeyde Kırım’a, güneyde Arap yarımadasına kadar genişlemiş, Osmanlı Devleti’nin siyasi üstünlüğü bütün dünya tarafından kabul edilmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak bilim ve kültür alanında da çok büyük mesafeler kat edilmek suretiyle ileri bir seviye yakalanmıştır. Dönemin sultanları şiirle meşgul olduğu gibi üst düzey devlet adamları da şairleri himaye etmişler ve Osmanlı coğrafyasında çeşitli kültür merkezlerinin oluşmasını sağlamışlardır.

Divan edebiyatının en büyük isimlerinin yetiştiği bu yüzyılda önceki yüzyıllarda gördüğümüz Fars edebiyatı etkisi kırılmış, Divan şiiri kendi rengini bulmuştur. Bu yüzyılda Fuzûlî, Bâkî gibi büyük sanatkârlar yetiştiği gibi bunlar kadar olmasa da tezkirelerde zikredilen çok sayıda şair bulunmaktadır. Bu şairlerden bir tanesi de Kebeci-zâde namıyla tanınan Râhî mahlaslı şairimizdir.

Mısır kadısı iken vefat eden Mehemmed Bey’in Üç Şerefeli’de müderris olduğu sırada danişmentliğini yapmış olan Kebeci-zâde Râhî, Mehemmed Efendi ile deniz yoluyla hacca giderken kafirlere esir düşmüştür. Esaretten kurtulduktan sonra çok geçmeden vefat etmiş, uzun yaşamadığından şiirleri fazla duyulmamıştır

Bu makalede, Kebeci-zâde Râhî’nin hayatı hakkında bilgi verilerek hayatı hakkındaki bilgi boşlukları şiirlerinden hareketle doldurulmaya çalışılmıştır. Şairin eldeki tek eseri olan divançesi, nazım şekilleri, vezin, dil ve üslup özellikleri bakımından incelenmiş ve Râhî’nin divançesi transkribe edilmiştir.

Makalenin tamamı: