• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Her zaman olduğu gibi başını önüne eğip içimdekileri boşaltmamı beklese bunlar olmayacaktı. Bir iki saat küs kaldıktan sonra ikimizden birisi laf atıp küslüğü bozacaktı. Sonra da birbirimize sarılıp hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edecektik. Ama bu defa farklıydı. Ben bağırdıkça o da aynı tonda karşılık veriyordu. Delirmiş gibiydim. Eşim, ikimizin arasında kalmıştı. Bir oğlundan yana bir benden yana oluyordu.
Güçlü bir gelenekten beslenen ve sanat anlayışını buna göre şekillendiren divan şairi dış dünyayı geleneğin belirlediği bakış açısına göre algılar. Bu bakış açısı tabiatı mevcut görüntüsünden sıyırarak kısmen de olsa mücerret bir hale büründürür. Mücerret imgeler şairin zihin süzgecinden geçtikten sonra divan edebiyatının kendine özgü sanat telakkisi, söz varlığı ve üslup özellikleri çerçevesinde estetik bir ifadeye dönüşür. Bu süreçte şairin dış dünya ile kurduğu ilişki zaman zaman çok sınırlı bir düzeye inse de tam bir kopuştan söz edilemez. Böyle bir iddia sanatın doğasına da uygun değildir. Tabiat ve tabiat olayları geleneğin çizdiği sınırlar içerisinde şiirlere yansırken bahariyye, cemreviyye, temmuziye, hazaniyye, şitaiyye gibi edebi türler oluştuğu görülür.
Mahallemizin en halim selim insanı emekli öğretmen Mustafa Aydın’ın kavgaya karışacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Kavga ettiğini kendi ağzından duymadan da buna inanmaya niyetim yoktu. İnternetten küçük bir araştırma yaptım, korona yüzünden hasta ziyaretlerinin 19:00 ile 20:00 arasında tek kişi ile sınırlandırıldığını öğrendim. Tek kişilik kontenjanı başkasına kaptırmamak için hemen soluğu şehir hastanesinde aldım. Mustafa Hoca’nın yanına girdiğimde gözlerime inanamadım. Adam kolu bacağı sarılı, yüzü gözü morluklar içerisinde tıpkı bir mumya gibi yatıyordu. Beni görünce o haline aldırmadan yatağında doğrulmaya kalktı. İzin vermedim. Bir sandalye çekip başucuna oturdum. Takma dişleri ile birlikte sağlam dişleri de kırıldığından ağzı torba gibi büzülmüştü.
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş'ın yanı sıra Neyzen Tevfik, Tacettin Şimşek, Nurgül Kaynar Yüce, Musa Serin, Servet Yüksel, M. Nihat Malkoç, Aşık Medeni, Halit Yıldırım, Ömer Demirağ, Zekeriya Çakabey, Mehmet Kurtoğlu, Ali Rıza Malkoç, Osman Selvi, Sanalzade Essah Efendi ve Hilmi Kınalı'nın yazı ve şiirleri bulunuyor.
İş yerimden çıktıktan sonra sokağın ortasında kalakaldım. Ne tarafa gideceğimi bilmiyordum. Uzun uzun sağıma soluma bakındım. Sanki bir labirentin içerisine düşmüştüm. Her yer birbirine benziyordu. Göğü delecekmiş gibi yükselen binalar birbirinin aynısıydı. Binaların alt katlarındaki mağaza vitrinleri, renkli reklam tabelaları tıpatıp birbirine benziyordu. Caddeden geçen araçların çıkardığı sesler, binalara çarpıp daha da yükselirken içimi büyük bir korku kapladı. Bu labirentte sonsuza kadar kalma korkusu... Oysa sadece evime ulaşmak istiyordum. Beni şehrin keşmekeşinden kurtaracak küçük ve huzurlu evime… Böyle ürkek bir tavşan gibi etrafıma bakınıp durmaya devam edersem bunu başarmam mümkün değildi. Birazdan hava kararacak ve buradan çıkmak daha da zorlaşacaktı.
... 37 ...