• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Mehmet Pektaş-Adam Olacak Çocuk serisi çıktı
İmzalı kitap ve toplu sipariş için tıklayın
Mehmet Pektaş-Avanaklar Kahvehanesi çıktı
Mizahi öyküler okumak için tıklayın
Ayasofya ve Mehmet Akif'e dair kitaplar çıktı
İmzalı kitap ve toplu sipariş için tıklayın

Ana sayfa

İş hanının önüne çakarlı siyah bir Mercedes yanaştı. Ön kapıdan koşarak çıkan şoför, arka kapıyı açarak içerdeki adamın çıkmasını sağladı. Araçtan inen adam, elinin tersiyle git işareti yapınca şoför direksiyona geçtiği gibi uzaklaştı. Siyah takım elbiseli adam, kollarını silkeleyerek ceketini düzeltti, kol düğmelerinin görünmesini sağladı. Sonra da kravatını hafifçe sıktı. Artistik bir hareketle güneş gözlükleri takıp etrafa pozunu attı. Onu ilk fark eden giriş kattaki dükkânının önünde leblebi kavuran kuruyemişçi Arif oldu. Bir elini cebine sokan takım elbiseli adam, fiyakasını hiç bozmadan kendinden emin adımlarla iş hanına doğru adımladı. Arif, ona seslendiğinde aralarında en fazla bir metre ya var ya yoktu: “Lan Cengiz, selam sabah yok mu?”
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş’ın yanı sıra Namık Kemal, Nurgül Kaynar Yüce, Tacettin Şimşek, Hacı Musa Tuncer, Memik Kömekçi, Halit Yıldırım, Faik Kumru, M. Nihat Malkoç, İrfan Erdoğan, Kadir Köse, Yasin Şen, Maruf Özülkü, Mustaf İmir, Salman Kapanoğlu, Tacettin Şimşek, Tayyib Atmaca, Yakup Gümüş’ün yazı ve şiirleri yer alıyor.
Cuma çıkışı Hacı Niyazi, Emlakçı Cengiz ve onun has elemanı Mert’in elini itina ile sıktı: “Allah kabul etsin gençler.” dedi. “Ne hikmetse şeytan da vesvese verdi durdu. Okuduğumdan da dinlediğimden de bir şey anlamadım. Yorgunluktan herhalde.” O sırada Çaycı Suat da ayakkabılarını giyiyordu. Hacı’nın söylediklerini duyunca dilinin ucuna şöyle demek geldi: “Şeytana ne gerek var Hacı, vekili olarak Cengiz’i göndermiş zaten.” Yine de kendini tuttu: “Allah kabul eder Hacı. Sen kalbini ferah tut.” dedi. Bunun üzerine hem Hacı hem de Cengiz ve Mert: “İnşallah!” diyerek karşılık verdiler. Camiden çıktıktan sonra Emlakçı Cengiz, Hacı Niyazi’nin koluna girdi.
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş’ın yanı sıra Âşık Müdamî, Murat Çobanoğlu, Hacı Musa Tuncer, Tacettin Şimşek, Memik Kömekçi, Nurgül Kaynar Yüce, Celil Çınkır, M. Nihat Malkoç, Halit Yıldırım, Halûk Tanrıverdi, Hızır İrfan Önder, Kadir Köse, Fatma Uçarlar, Yakup Gümüş, Ercan Sağlam, Salman Kapanoğlu, Yasin Şen, Mustafa İmir ve Tayyib Atmaca’nın yazı ve şiirleri yer alıyor.
“Cengiiz! Cengiiizz! Cengiz diyorum Cengiz! Uyansana hayvan!” Bu sesle ve kendini dürtükleyen bir kadın parmağının yardımıyla gözlerini araladı Cengiz. Üzerinden sıyrılan örtüyü çekiştirerek akşamdan kalma hırıltılı sesle: “N’oluyor yahu!” dedi. Kadın dağınık saçlarının arasından kafasını kaşıyarak öfkeyle konuştu: “Kapat şu telefonu, yoksa camdan aşağı atacağım!” Cengiz, telefonun deli gibi çalıp durduğunu yeni fark etmişti. Gözleri yarı açık yarı kapalı, eliyle yastığın altını yoklayarak telefonu buldu. Aynı hırıltılı sesle: “Kim arıyor bu saatte yav!” diyerek ekrana baktı. Bu sırada telefonun ekranındaki saat 12:10’u gösteriyordu. Arayan Cengiz’in has elemanı her türlü dalaverede başdanışmanı Mert’ti.
 1  ...