Bizim hikâye uzun. Anlatmaya en baştan başlarsam ya siz sıkılıp okumayı bırakırsınız ya da ben
sıkılıp yazmayı bırakırım. İyisi mi ortadan başlamak. İlkokul, ortaokul derken sıra geldi liseye.
Babamın beni okutmaya gönlü yok, anamın aklı
ermez. Bende de affedersiniz okuyacak maça yok.
Gel gelelim dedem… Kendisi mektep medrese görmemiş, elifi görse mertek zanneder. Ama okumaya âşık birisi. Benden büyük üç abim okumayınca
ahdetmiş beni illa ki okutacak. Ya seve seve ya da
döve döve. Beni kolumdan tuttuğu gibi götürüp ilçedeki yatılı imam hatip lisesine yazdırdı. Köyden
ilçeye her gün gidip gelmek mümkün değil, ilçede
de başka yatılı okul yok. Yani benim imam olmamın altında başka sebep aramayın. Bana bakıp da
işinin hakkını verenlere çamur atmayın. Eğer bizim ilçede ziraat üzerine, elektrik, üzerine, torna,
makine, inşaat üzerine yatılı bir lise olsaydı, ben
imam değil, ziraatçı, elektrikçi, tornacı, makineci,
inşaatçı veya başka bir şey olacaktım |