• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Soyumuzun Lidyalılara kadar uzandığını anlatırlar hep. O kadar eskiye gidecek değilim. Büyük dedem, namuslu bir adamın, Mestan Ağa’nın cebinde 1000 liralık bir banknot olarak Adana’dan İstanbul’a gelmiş. Mestan Ağa, köyde neyi var neyi yoksa satıp İstanbul’un yolunu tutarken otobüs de onu tutmuş, istifra ede ede şehre vasıl olmuş. Boğaz Köprüsü’nü, vapurları, devasa binaları, vızır vızır işleyen trafiği görünce iyice sersemlemiş. Şaşkın şaşkın etrafa bakınırken yanına başında kasket, boynunda fularla ince bıyıklı bir adam gelmiş.
Açıkkara'nın bu sayısında Mehmet Pektaş'ın yanı sıra Karacaoğlan, Âşık Kara Mehmet, M. Nihat Malkoç, Tacettin Şimşek,Mehmet Osmanoğlu, Haydar Ali Nacar, Kenan Yavuzarslan, Ali Kemal Yiğit, Maruf Özülkü, Halit Yıldırım, Şahmurat Çılgısız, Yasin Şen, Hacı Musa Tuncer, Servet Yüksel, Sabahattin Karadaş, Salman Kapanoğlu, Ziyâ Nûrdan, Dursun Yeşil, Mehmet Aluç, Hikmet Özdemir, Zekeriya Çakabey ve Me’âlî'nin yazı ve şiirleri yer alıyor.
İslamiyet medeniyetinde birlikte yaşama kültürü yardımlaşma ve dayanışma gibi ahlaki değerlerin etrafında şekillenir. Kur’an-ı Kerim’de insanlara mallarını Allah yolunda harcamaları, hayır işlemeleri, infak etmeleri, iyilikte yarışmaları tavsiye edilir. Böyle davrananların Allah’ın sevgisini kazanacakları, günahlarının bağışlanacağı ve kurtuluşa erecekleri vurgulanır. Hz. Peygamber pek çok hadisinde iyilik yapmanın önemine dikkat çeker, Müslümanları “bir hurmanın yarısı ile de olsa” sadaka vermeye teşvik eder. Geride sadaka-i cariye, istifade edilen bir ilim veya kendine dua edecek salih evlat bırakanların amellerinin öldükten sonra da kesilmeyeceğini bildirir. Bu düsturlardan hareket eden Müslümanlar, asr-ı saadetten itibaren hayır ve hasenat yapmayı insanlara faydalı işlerle uğraşmayı, bu yolla Allah’ın rızasını kazanmayı hayatlarının temel gayelerinden birisi haline getirirler. Böylece vakıf müessesine dönüşen muazzam bir iyilik hareketinin temeli atılmış olur.
Rüzgârlı bir sonbahar günü traktör sırtında köyden göçtüklerinde Macide, 12-13 yaşlarında bir çocuktu. O günü dün gibi hatırlıyordu. Traktör evin kapısına yanaşınca etraftan konu, komşu, hısım, akraba da toplandı. Herkes bir eşyanın ucundan tuttu, göç traktöre yüklendi. Aile için gitme vakti gelmişti. Kendilerini uğurlamaya gelenlerin hepsiyle helalleştiler, kimisinin elini öptüler, kimisiyle kucaklaştılar. Baba ve abi traktörün iki yanına oturdu. Gitme kararı alındı alınalı gözyaşı döken anne, kızını bağrına basıp römorka, eşyaların arasına yerleşti. Küçük kız arkada el sallayanlara son defa bakarken çocukluğuna dair ne varsa onları da arkada bıraktığının farkında değildi. Köy ve insanlar traktörün kaldırdığı toz bulutunun arkasında kaybolup gitti.
Avukat, ceketini kollarını geçirmeden omuzlarına aldı. Sehpanın üzerindeki paketten bir sigara çekip dudağının sağ tarafına doğru yerleştirdi. Başı önde, elleri pantolonunun cebinde ağır adımlarla salonda volta atmaya başladı. Onun bu hali Hamdi’nin gözünden kaçmadı: “Hayrola Avukat, şu sıralar çok düşüncelisin. Terso bir durum mu var?” Avukat, istifini bozmadan konuştu: “Daha ne olsun Hamdi? Muhtar hapisten çıkıyor. Herkese haber göndermiş ve barış ilan etmiş. Güya güçlerini birleştirip uyuşturucu, kara para, kaçakçılık, kumar piyasasını ele geçireceklermiş. Kemal’in küsüp pişmaniyecilik yapmak için İzmit’e dönmesini de fırsat olarak değerlendiriyormuş. Dikiştutmaz Sabri bile onunla anlaştı diyorlar.”
... 26 ...